Fransa; Aix en Provence

Burası Aix En Provence, kısaca Aix diyeceğim. Marsilya’nın hemen dibinde, güzel çeşmeleri ve sokaklarıyla bizim için ismi gibi kısacık bir seyahatin gerçekleştiği yer oldu. Bu yüzden yazımın adını da “Kısaca Aix en Provence” koydum, kısa kısa, güzel güzel anlatacağım size.. 

Buyrun; 

Temmuz 2015 İsviçre-Fransa-İtalya turumuzun bir parçası Aix, programımızın detaylarını daha önce anlatmıştım, linki de bu, tıkladığınızda yeniden ulaşabilirsiniz. Bu turun en uzun yolculuklarından biri Annecy’den Aix’e geçiş, çünkü artık gerçek anlamda en güneye iniyoruz. En güneye indikten sonra (yani Aix, Marsilya tarafı) artık mesafeler kısalacak ve biz bir gün içinde birçok yeri birden görmüş olacağız. Ama önce Annecy’den Aix’e inmemiz gerek. Vaktimiz az olduğu için yakınlardaki Avignon’u göremedik, eğer sizin vaktiniz varsa Avignon’u da görün, zira araştırdığımda çok güzel bir şehir olduğunu görmüştüm.  

Neyse şimdi biz kendi yolumuza bakalım, önce size haritadan göstereyim; 

Annecy’den Aix’e giden farklı yollar var, biri de Avignon’dan geçiyor.
 
Aix’e çok kolay gelemedik, uzun yolun dışında, bir de yaza inat geçtiğimiz yerlerde fırtına vardı.  
Fırtınanın görüntüleri
 
Valla tırsmadık desem yalan
 
Bulutlar korkunçtu
 
Orada ne olup bittiğini bilmiyorum, bilmek de istemiyorum 🙂

Neyse ki biz bu yolları aştık ve Aix’e ulaştık.  

Önce biraz Aix’den bahsedeyim, söylediğim gibi Fransa’nın güneyinde kalıyor, Marsilya’ya çok yakın, 25 km kadar mesafe var aralarında. Aix, M.Ö. 122 yılında Romalılar tarafından kurulmuş bir şehir, yani çok eski, ayrıca termal suların bulunduğu bir alan üzerine kurulu.  

Aix, ünlü ressam Cezanne’nin de memleketi aynı zamanda, bu yüzden şehirde çok fazla Cezanne izi var. 

Aix, lavantasıyla, bunların tarlalarıyla, yeraltı sularıyla, sabunlarıyla, Cezanne’siyle, çeşmeleriyle meşhur, çarşı pazarında bolca lavantalı ürünleri, sabunları var.  

Aslında gittiğimiz mevsim ve Temmuz ayı lavanta tarlalarını görme imkanı sunuyordu bize, ancak maalesef biz gidemedik. Ama eğer vaktiniz varsa siz Abbaye de Senanque’da bulunan lavanta tarlalarını ziyaret edin, harika görünüyorlar. Tabi buranın dışında başka yerlerde de mutlaka lavanta tarlaları vardır, ancak biz yollarda hiç karşılaşamadık maalesef. 

Aix’e akşamüstü varıyoruz, gezmeye şehrin en büyük bulvarı Mirabeau’dan başlıyoruz, arabamızı hemen bulvarın yanındaki Parc Rotonde’ye bırakıyoruz. 

Parc Rotonde’nın girişi burası

Parc Rotonde’nın hemen çıkışında resmi turizm ofisi var, buradan şehrin haritasını alabilirsiniz, biz geç kaldığımız için alamadık, kapanmıştı. 

Rotonde Bölgesinde olduğumuzdan, şehrin en geniş bulvarı ve en büyük çeşmesinin bulunduğu Mirabeau’da gezmeye karar verdik.

Turizm ofisi bu büyük çeşmeye bakıyordu, biz de hemen çeşmenin oraya çıktık. 

Muhteşem çeşme Rotonde

Bu geniş bulvara çıkan en güzel cadde fotoğrafta çeşmenin arka cephesinde kalıyor, caddenin bir tarafında cafe/restaurantlar dizili, diğer tarafındaysa Aix pazarının tezgahları var.  

 
İşte Aix pazarı
 
Bir lavanta tezgahı
 
Burada da başka başka şeyler var
Elleriyle boyadıkları porselenler
Görselliği küçümsemeyin, pazar tezgahında bile fark yaratıyor
 
oo portakallı kek, alırım bi dal
 
 
Şurdan ver şurdan, çürüklerinden koyma der gibiyim 🙂
Amcam sıkı pazarlıkçı belli
 
Arılara bak helee, foto yasak, bize de mi?
 
Bu da tezgahların karşısındaki cafe restaurantlardan
Cafelerin önünde dondurma sattıklarını düşündüğüm böyle minnoş bir araba vardı 🙂
Bu da günün selfiesi, arkadaki abiyi tanımıyoruz
 
Gördüğünüz gibi tezgahlar çok tatlı, cafe restaurantlar da bolca var, seçeneğiniz bol, ama bizim gibi hızlı bir yemekse tercihiniz aynı caddenin biraz üst kısmında köşede bulunan Pizza Capri’yi seçebilirsiniz, vejeteryan dilim pizzası çok güzeldi, hatta Taner Avrupa’da yediği en iyi pizza olduğunu söyledi.
 
Yalnız nutellalı pizzası da var, kanmayın derim, o güzel değildi

Karnı aç olanları doyurduktan sonra Aix’in ara sokaklarına girelim dedik, sokaklarda dolaşmaya başladık, temiz, güzel sokakları vardı. İlginç de bir şey ile karşılaştık, şöyle; Aix’in sinemalarında oynayan filmlerden ikisinde Türk isimlerine rastladık, birinin yönetmeni Türk’tü, diğerinin oyuncusu, gururlanmadık değil. 

Mustang; Deniz Gamze Ergüven filmi
 
Victoria; oyunculardan biri Burak Yiğit
 
Sokaklarda gezmeye devam..
Cezanne’nin sokakları buralar
Her zamanki estetik anlayışı: camın önünden eksik edilmeyen çiçekler
 
Dolaştığımız sokaklar bizi Eglise Saint-Jean-de-Malte kilisesine çıkartıyor, kilise her zamanki gibi eski, 13. yy’dan kalma, gotik katolik kilisesi. 
Avrupa’da bir klasik; sokak arasından fırlayan Gotik Kilise
 
Eglise Saint-Jean-de-Malte Kilisesi
 
En sevdiğim kilise çeşmeli olan
 
Kilisenin çeşmesinden su içtikten sonra ara sokaklarına devam edebiliriz şehrin, buyrun size biraz sokak manzaraları;  
Dekorasyonu güzel, bugün erkenciyiz sanki?
 
Karfur Bar’ı da ilk defa gördüm

Biraz daha gezindikten sonra bizim için gitme vakti geliyor, çünkü otelimize giriş yapmamız gerekiyor, zaten ziyadesiyle de yorulduk, yarın da bol gezmeli bir gün bizi bekliyor. Geldiğimiz gibi Mirabeau Bulvarına geri dönüyoruz, buraların gece ışıklandırılmış hali de güzelmiş.

İhtişamlı fıskıyemiz işte orada!
 
Bu da gece görüntüsü, şahane
Bu da benden mutsuz, niye dönmek zorundayız sanki bakışı

Artık dönüyoruz, arabamızı almaya otoparka gidiyoruz, kaldığımız 2-3 saat için 2,80 euro ödüyoruz otoparka.  

Bu gece Marsilya yakınlarındaki Hotel Campanile Marseille Est-La Penne’de kalacağız, otel hakkındaki görüşlerimi Marsilya yazısında sizinle paylaşacağım. 

Aix için de biz gezemedik siz gezin köşesi var, işte aşağıda; 

-Caumont Centre d’Art 

-Vieil Aix 

-Cathedrale St. Sauveur 

-Site Memorial du Camp des Milles (Yahudi Kampı) 

-Granet Museum 

-Hotel de Ville 

-Librairie Le Blason 

İyi gezmeler efendim..

Facebooktwitter